Yeni başlangıçlar, değişimler, gelişimlerle beklenen 2020 yılı, beklenenin ve alışılmışın çok ötesinde, çok aksi bir istikamette hadiseler getirdi bize... Koronavirüsle karşılaştık... Hergün çok sıradan olan yaşantımız dahi, özlemimiz haline geldi... Şöyle bir çıksak dışarı, Beyoğlu'nu solusak... Herbir santimi büyük medeniyetlerin izlerini taşıyan topraklarda geçmişe uzansak... Ya da Haliç'i koklasak... Onca insanlığa mal olmuş insanlarımızla tekrar yaşasak herbir anı... Baksak da seyretsek yüzyılları...
Engel mi?... Virüs mü?... Yoksa insan denilen varlık, hadiseleri lehine çevirip, yaşamak istediği anları, duyumsamak istediği kokuları kendi koca gizli dünyasına sığdırabilen değil midir?...
İşte biz de sizlere, özlediğiniz yaşamları farklı bir soluma yolunu sunuyoruz... Tarihten felsefeye, romandan şiire yeni çıkmış kitap önerileriyle evinizde farklı yaşamların, hislerin, renklerin, kokuların kapılarını aralıyoruz...
Özlediğiniz şeyler çok da uzakta değil!...
Kabına Sığmayan Zerre - İlhami Batı
Asılı hali hazırda Hızır’ı
Beklercesine
Bazı intiharlar işlevini yitirsin
Diyedir
Sebep görmüşçesine bin
Surat tek karışta toplanmış
Sanki
Belki de vakit yüzüne
Çarpsın diyedir
Kuşatma ve Fırtına - Leigh Bardugo
"Bardugo yine fantastik edebiyatın nasıl yazılması gerektiğini ispatlar nitelikte bir romana imza atmış."
-The New York Times-
Kuşatma ve Fırtına'yı bitirdikten sonra onun daha önce okuduğunuz hiçbir kitaba benzemediğini anlayacaksınız."
-Publishers Weekly-
Günlük Meditasyonlar - Omraam Mikhaël Aïvanhov
Omraam Mikhaël Aïvanhov (1900-1986): Dünyaca ünlü, eserleri otuz dile çevrilmiş olan Bulgar asıllı bu müstesna filozof, yaklaşık elli yıldır yaşadığı Fransa’da spiritüel ve ezoterik konularda öğretilerini sunmuştur. Öğretisi inisiyatik bilimlerin birçok yönüyle ilgili olmasına rağmen, herkesin bizzat kendi gelişimini üstlenmesi gerektiğini vurgular, ancak bu gelişimin sadece kendi menfaati için değil toplumun iyiliğini de içermesi gerekir. O zaman toplum gerçek birliğin hükmettiği bir kardeşliğe dönüşür, çünkü birey kendi üzerine çalışarak, bilinçli olarak herkesin iyiliği için çalışır.
Bir Dini İdealin İfade Biçimleri: Rabia el-Adeviyye’den Kalanlar - M. Nedim Tan
Çağının sıra dışı isimlerinden biri olan Râbia el-Adeviyye, korkunun ümide, beklentinin beklentisizliğe, sınırlı ilgilerin sınırsız sevgiye dönüştüğü yerde karşımıza çıkar. O, tasavvuf tarihinin erken dönemlerindeki arayışlara sözleri ve yaşantısıyla yaptığı katkıdan ötürü hep hatırlanan, hatırlandıkça yorumlanan, yorumlandıkça yeni kavrayışlara yol açan ve adı evrenselleşen bir sûfîdir.
Bin iki yüz yılı aşkın bir zaman dilimi boyunca nesillerin hafızasında yer bulması onun sözlerine ve yaşantısına anlam ve duygu bakımından farklı derinlikler katmıştır. Râbia el-Adeviyye hakkında bir literatür sunmayı amaçlayan bu çalışmada kaynaklar kronolojik sıra gözetilerek ele alınmakta, metinlerde öne çıkan motifler değerlendirilmekte ve ona atfedilen şiirlere yer verilmektedir.
Sevginin İşleri - Soren Kierkegaard
Bir insan topluluğunu bir arada tutan şey nedir? İnsanları birbirine bağlayan şey nedir? Kişiliği ne/neler oluşturur? Bunlar, Kierkegaard’un bu kitapta sorduğu, izah ve yanıt sunduğu ana sorular. Ve bu sorulara zaman içinde birçok farklı yanıt verile gelmiş. Ve bu sorular politika, terapi ve tedavi, eğitmenlik, danışmanlık, teoloji sahalarını geçmişte olduğu kadar bugün de meşgul eden merkezi sorular, dolayısıyla bu sorular çerçevesinde tahmin ve öneriler sunula gelmiş. Kitap bu açıdan güncelliğini korumaya devam ediyor. Yazılışından 173 yıl sonra bile dünya dillerine sürekli çevrilmekte olması da buna işaret ediyor.
Zor Zamanlar İçin İnsan Kalma Rehberi - Baltasar Gracián
“İhtiyatlı suskunluk kutsaldır.”
Aragon Krallığı topraklarında dünyaya gelen, yaşamını teoloji ve felsefe profesörü, vaiz, papaz, yönetici ve yazar olarak sürdüren Baltasar Gracián, insanca yaşamanın incelikleri üzerine ortaya koyduğu düşünceleriyle ölümsüzleşmiştir.
Her şeyin kısa ve öz ifade edilmesi gerektiğini savunan Baltasar kısa ve öz olanın faydasının iki katına çıkacağının altını çizer. Karmaşık, kalabalık, uzun, yoğun ve komplike olan her şey, hayatı daha da zora sokmaktan başka bir işe yaramaz.
“İnsan” olgun, bilge, sağduyulu, muhakeme yeteneği üst düzeyde, gelişmiş zevklere sahip, eylemlerinde tutarlı ve zekidir. Ancak bu insan aynı zamanda kendini her şeyiyle ortaya saçmayan, bazen saklanmasını da bilen ancak bunu ustalıkla yapan bir hayat kumarbazı da olabilmelidir. İhtiyat, insanoğlunun geliştirmesi gereken en değerli düşünce kasıdır.
Başarı, güç, para, aşk... Bütün bunları elde etmek için doğasından vazgeçen insan, kötücülleştikçe aldanmaya sürüklenir. Ahlaksızlığa düşmeden başarılı olmanın çok daha pratik ve işlevsel yolları vardır. Baltasar, Nietzsche ve Schopenhauer gibi dehalara ilham vermiş, rehber alınabilecek eşsiz isimlerden biridir.
Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? - Farabi
“Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır...”
Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi, ilim ve düşün dünyasında “öğretmen” kabul edilen Aristoteles’ten sonra “ikinci öğretmen” kabul edilmiştir.
Sadece filozofları değil, sayısız bilimadamını da derinden etkilemiş, akımların ve icatların ilham kaynağı olmuştur.
Varlıklı bir ailenin ferdi olarak saraya yakın olmasına rağmen siyasi iradeyi tamamen reddedip kendini ilme adamıştır. Günde yalnızca bir öğün yemekle hayatını sürdüren Farabi, zamanının her saniyesini ilimle geçirmeye gayret göstermiştir.
Çünkü Farabi’ye göre insan ilmi aramakla mükelleftir. İlmi bulmak, onu öğrenmek ve onu anlatmak zorundadır.
İlim Çin’de bile olsa kalkıp peşine düşmek gerekir. İnsan ilim için yaşamıyorsa ıstırap içinde, anlamsız ve mutsuz bir ömür geçiriyordur. Çağımız insanının anlamlı ve anlamsız gayretleriyle yüzleşmesi ve yeniden bir yaşam kurgusu inşa etmesi açısından Farabi’nin ilham dolu hayatı ve çalışmaları örnek alınacak niteliktedir.
Nereye Giderseniz Gidin Ama Tüm Kalbinizle Gidin - Konfüçyüs
Tüm bencil düşüncelerden sıyrılmış bir halde önce “BEN” diyebilen insanın, ruhu ve bedeni arasındaki uyumu keşfetme hikâyesidir bu kitap. Savaşmayı değil kabullenmeyi, başkalarından önce kendini bilmeyi ve ölmeden önce yaşamayı benimser. Mutluluğa giden yolda, bilgelik ve özgüvenden gelen ışıkla iyileşmeyi öğretir. “Mutlu olmak için, bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna inanıyorsanız beklemekten vazgeçin. Pek çokları mutluluğu insandan yüksekte arar, bazıları ise daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boy hizasındadır.”
Konfüçyüs sadece Çin’e ait değil, bütün dünyaya aittir. Onun düşünceleri insanlığın üstün idealinin temelidir.
Yama - A. Corduk
"Gidiyorum. Ben senin kırıklarını toplayamam, boşluklarını dolduramam, anladım. Artık sende fazlalık gibi, böyle nasıl desem... Yaman gibi olamam. Hiç ait olmadığım bir yere yakışamam ben."
O an gözlerini dakikalarca ayırmadığı sahilin ufkundan gözlerini ayırdı ve bana baktı.
Ağlarken konuşmama devam ettim.
"Senin ruhun mitile dönmüş. Benim ruhum kadife. İncinmek ne bilirim ben. Bu yüzden gidiyorum artık. Bir daha gerçekten karşına çıkmayacağım." diyerek son kez buluştuğum gözlerinden ayrılıp yürümeye başladım.
"Yama nedir Işık?" sesini duyunca duraksadım. "Yama olmak kimsenin olamadığı olmaktır. Yama olmak boşlukları doldurmaktır." dediğinde sesinin yaklaştığını hissediyordum.
Kollarını arkadan belime sardı. Buğulu sesinden çıkan sıcak nefesi, kulak dibimden sağ köprücüğüme akarken, "Yama olmak tamamlamaktır. Yamam ol." diye fısıldadı.
Bozkırın Ebabilleri-751 Talas - Lokman Aydoğan
Gerçeğin kurguyla buluştuğu heyecan dolu bir serüven.
Bu kitabın sayfalarında cevaplarını bulabileceğiniz bazı sorular…
Emevilerin Türkistan ve Kafkasya’ya ulaşmalarıyla Müslümanlar ile Türkler arasında neler yaşandı?
Hazar yöneticileri neden Yahudiliği seçti?
Türkler iddia edildiği gibi kılıç zoruyla mı Müslüman oldu?
Arap olmayanlara “Mevali” diyerek hor gören Emevilerin sonu nasıl geldi?
Türklerin Ebu Oğuzhan, Arapların ve Farsların Ebu Müslim Horasani diye adlandırdıkları kişi dünya tarihinde nasıl bir rol oynadı?
Çinlilerin Batı Türkistan’ı işgal planları kimler tarafından engellendi?
Tarihi belgelerden ve söylencelerden yola çıkarak kurgulanan bu romanda; Kerbela’dan Abbasi devrimine,
Taşkent’in işgalinden Talas Savaşı’na maceradan maceraya koşarken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Sancı - Mine Can
Psikiyatri... Avuçlarında camdan bir bilye, Kırık.
Sımsıkı sarmalıyorsun bu keskin bilyeyi.
Ellerini kesmiş, kanatmış;
Kanatmaya da devam ediyor.
Yaralısın,
Aldırmıyorsun,
Evirip çevirmeye devam ediyorsun.
Kan damlıyor.
Görmüyorsun.
Hissediyor, önemsemiyorsun.
Bu şekilde devam ettikçe iyileşeceğine inanıyorsun.
Kırık bilye seni yaralamaya devam ediyor.
İnatla daha da sıkı sarmalıyorsun.
Adeta parçalamasına izin veriyorsun.
Şimdi, beraberce açacağız avuçlarını,
Kırık bilyeyi bir kenara koyup saracağız yaralarını.
Bilirsin, iyileşmek zaman alır.
Daha kabuk bağlaması var, kabuğun olgunlaşması, düşmesi var.
Zamanla yeni bir bilye seçmek de var.
Ancak bu yaralar geçmeden seçersen ellerindeki bu kan diğer bilyelere de bulaşacak.
Önce iyileşeceksin.
Evet, elbette zaman alacak ve iz bırakacak.
Ama geçecek.
“Çünkü her şey geçer.
Başka türlüsü yok.”
Sevgi E(k)mekti - Şeyma Kocakoç
Sen girdin hayatıma ben yalnız kaldım
En güzel zamanlarımı seninleyken yapayalnız geçirdim ben
En köpüklü kahvemi seninleyken sensiz içtim mesela
Yılbaşlarına yanı başımdayken sensiz girdim
Aynı masada yemek yerken yalnız doydum ben
Ve alıştım seninle de sensiz de yalnızlığa
Önceleri yalnızlığının düşüncesi bile yakar kavururken beni
Şimdi bir kıvılcım dahi kalmadı içimi ısıtmaya
Tuz gibi dağılırken buz gibi soğudum